25.06.2010 tarihinde yapılan TBMM Genel kurulunda karayollarında bölünmüş çok şeritli yollarda hız limitinin 110 km saat olması kararlaştırılmıştır. Bu karar gerek yol mühendisliğine ve gerekse sürücülerin Türkiye' de çok yetersiz direksiyon eğitimi alması nedeniyle daha çok ölümleri tetikleyecektir. Bu karar her şeyden önce siyasi olup, Türkiye' nin her yıl kaybettiği yaklaşık 10 bin kişiden ders almadığının siyasal göstergesidir. Kanunun uygulanması halinde çok şeritli yollarda % 10 artışla birlikte bu hız 121 km' ye ulaşacaktır.
I- Teknik Açıdan Olayın Yanlışlığı
1-Çok şeritli bölünmüş yollar, tek şeritli yolların yanına yeni bir yol yapılması ile gerçekleşmektedir. Bunun da amacı yollarda sollama tehlikesini ortadan kaldırmak ve karşıdan gelen araçlarla kafa kafaya çarpışmayı önlemek ve araç konvoylarının arkasında beklemeden sürekli yol almaktır. Yani güvenli bir yolculuk ve taşımacılık yapmaktır.
2-Çok şeritli yolların mühendislik alt yapısı, yolların iç ve dış bükey eğimi, yolların yarıçapları tek şeritli yollar gibidir. Böyle bir yapılanmada mühendislik hızı 90 km olup, % 10 artırma ile otomobillerde bu hız 99 km olmaktadır.
3-Hız artması halinde intikal mesafesi, fren mesafesinin yetersizliği, yakın takibin tehlikesi de giderek artmaktadır.
4-Hızdan dolayı 1 km artış yaklaşık 3 kat riski doğurmaktadır. Hızın artması halinde yaralanma kat sayısı karesi ile ölüm oranı da dördüncü kuvvet ile artmaktadır.
5-Türkiye' de ki toplam ölümlerin yaklaşık % 50' si hızdan kaynaklanmaktadır.
II-Sürücü Eğitimi Açısından yanlışlığı
1-Türkiye' de sürücü eğitiminde 10 saat direksiyon dersi verilmekte ve imtihanlarda da yaklaşık 200 m araç süren sürücü belgesi almaktadır. Böyle bir eğitim programında kurallar ve direksiyon hakimiyeti adayda yerine oturmamıştır.
2-Diğer ülkelerde sürücü eğitiminde, yaklaşık 100 km gündüz ve 100 km gece sürüş eğitiminin tamamlanması vardır. Direksiyon eğitiminin süresi 30-40 saate bile çıkmaktadır. Tam öğrenene kadar süre limiti yoktur.
III-Araç Sürücülerinin Taleplerinin Yanlışlığı
Araç sürücüleri araçlarındaki hız gösterge limitlerine göre düşünmektedir. Taleplerinin gerekçelerini de buna bağlamaktadır. Halbuki araçların hız göstergeleri, sürücülerin illaki o hızı uygulayabileceği anlamına gelmez. Çünkü araçlar yolların çeşitleri, yerleşim yerlerinin güvenliği, benzin sarfiyatı, araç içersindeki insanların güvenliği gibi birçok husus düşünülerek hız limitleri uluslararası bazda planlanmaktadır. Araçların hız göstergeleri en son dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda yılda yaklaşık 5000 kişiyi hızdan kaybettiğimiz ülkemizde, TBMM' den geçen kanunun Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından veto edilmesini dilemekteyiz. Saygılarımızla
Karayolu Trafik ve yol Güvenliği Araştırma Derneği Genel Başkanı, İhsan MEMİŞ